Gericilerin Akıl Dışı Söylentileri Sonucu Yıktırılan İlk Türk Gözlemevinin Üzücü Hikâyesi
Galileo, Hypatia gibi pek çok bilim insanı, bilim karşıtı gerici kitlelerin baskısına maruz kalmıştı. Benzer bir hikâye de Osmanlı’da yaşandı. İşte bilim insanı Takiyüddin ve kurduğu gözlemevinin hikâyesi:
Bilime önemli katkıları olan bu gözlemevinde birbirinden değerli aydınlar çalıştı fakat birtakım bilim karşıtları yüzünden çalışmalar engellendi ve bu gözlemevi topa tutularak yıkıldı.
Osmanlı’ya katkı veren bilim insanları arasında önemli bir yere sahip olan Takiyüddin, Klasik İslâm astronomisinin son büyük temsilcisiydi.
Türk kökenli Takiyüddin, ilköğrenimini Mısır’ın sayılı âlimlerinden biri olan babasından aldı. Şam ve Mısır’da iyi bir eğitim alması onun bilimsel kişiliğini ilerletti. 1550’lerde ailesi İstanbul’a göç edince eğitimine burada devam etti. Mısır, Şam ve İstanbul gibi devrin önemli şehirlerinde, iyi hocaların yanında eğitimini tamamlayarak çağının astronomu oldu.
1570’te İstanbul’da bir ekip kurdu, 1574’te ise Osmanlı’nın tek gözlemevi kurulmadan önce çalışmalarını ve gözlemlerini Galata Kulesi’nde yaptı.
Takiyüddin, trigonometri alanında önemli işler yapmasıyla da biliniyor. Sinus, kosinus, tanjant ve kotanjantın tanımlarını vermiş, ispatlarını sergilemiş ve cetvellerini hazırladı. Sin 1’in kesin değerini belirleyen ilk matematikçidir.
Günümüzde 61″ olarak hesaplanmış olan Güneş’in apojesini, Takiyüddin ve ekibi 63″ olarak hesaplayarak gerçeğe en yakın sonuçlar vermeyi başardı. Kopernik’in 24″ ve Tycho Brahe’nin 45″ değerleriyle hesaplamış olmaları Takiyüddin ve ekibinin ne kadar iyi olduğunu kanıtlıyor.
Ekliptik ile ekvator arasındaki 23° 27’lik açıyı, 1 dakika 40 saniye farkla 23° 28′ 40″ şeklinde bularak o tarihte ilk kez gerçeğe en yakın ve doğru dereceyi hesaplamıştır.
Ayrıca; Ay, Güneş ve gezegenlere ilişkin gözlemler yaptılar ve Satürn, Venüs ve Merkür gezegenleri için enlem tabloları hazırladılar. Gezegenlerin hareketlerindeki düzensizliklerin günümüz değerlerine yakın ölçülerde açıklayan sonuçlar çıkardılar.
Meridyenler arası zamanı ilk defa ölçen; Güneş, Ay ve yıldızların doğuş yerlerini, enlem boylam ve eğim metotlarını ilk defa ortaya koyan yine Takiyüddin’den başkası değildir.
Cep, duvar, masa ve Güneş saatleri üzerine çeşitli tasarımlar yaptılar; aritmetikte kendilerine has bir rakamlama sistemi geliştirdiler.
Altmışlık kesirlerin yerine ondalık kesirleri kullanarak bugün dahi kullanılabilecek astronomi cetvelleri hazırladılar. Astronomi, matematik, mekanik, optik ve tıp konusunda eserler ortaya koydular.
Takiyüddin, bir kitabında ışığın küresel yayılımını anlatırken, yaptığı bir aletten “Uzakta bulunmaları sebebiyle görülemeyen şeyleri gösterebilen bir billûr (mercek).” şeklinde bahsediyor, bunun Batı’da bilinmesinden önce yaptığı teleskop benzeri bir alet olduğu düşünülüyor.
Işığın yansıması ve kırılması sonucu renklerin oluştuğunu açıkça belirten ilk tatmin edici açıklamayı Isaac Newton’dan 200 yıl önce yaptı.
Takiyüddin, buharın mekanik güç ürettiğini de kanıtladı. Yaptığı ilkel buhar motoru, 17. yüzyılda daha güçlü buhar motorlarının keşfine öncülük ederek, dünya çapında elektrik enerjisinin %80’ini üreten modern buhar türbininin ortaya çıkmasını sağladı.
Takiyüddin, mekanik çalar saatin ve yaylı astronomik saatin mucididir. İcat ettiği astronomik saati ise kendi gözlemleri için gözlemevine kurmuştur.
Derken 1577 yılı Kasım ayında gökyüzünde bir kuyruklu yıldız göründü. Takiyüddin 40 gün boyunca izlediği bu kuyruklu yıldızın hayra çıkacağını yorumladı.
Bu yorumun ardından savaştan istenen sonuç çıkmadı, üstüne bir de veba salgını başladı ve de İstanbul’da deprem oldu. Bazı önemli kimselerin ölümü de bu kuyruklu yıldızın geçişine bağlandı.
Ardı ardına gelen bu olumsuz gelişmelerin sebebinin gözlemevi olduğu öne sürüldü.
Bazı gerici kesimler “Gözlemevinde meleklerin eteklerinin altına bakılıyor” gibi akıl dışı düşünceleri halka yaydı. Dönemin şeyhülislamı, III. Murad’a “Gözlem yapmak uğursuzluktur, gözlemevleri bulundukları ülkeleri felakete sürüklerler. Göklerin gizemini aydınlatmaya saygısızca yeltenmenin korkunç sonuçları herkesçe bilinir. Bu işe girişen hiçbir ülke yoktur ki bayındır iken harap ve devlet teşkilatı yerle bir olmasın.” ifadelerini içeren bir fetva gönderdi.
Bunun üzerine, 22 Ocak 1580’de gözlemevinin yıktırılması emri verildi.
Takiyüddün ve ekibinin harikalar yarattığı gözlemevi, sadece 5 yılda bile bilime çok sayıda hizmette bulundu. Kısacık ömrüne rağmen klasik İslam astronomisinin çalışmalarının üst seviyede ilerlediği bir kurum oldu.
Takiyüddin; bu yıkıma, emeğinin yok oluşuna derin üzüntü duyarak bu olaydan 5 yıl sonra, 1585 yılında vefat etti.
841’i Türkçe olmak üzere 414’ü Arapçadan ve 102’si Farsçadan oluşan toplam 1337 eser oluşturan bu değerli bilim insanı ne yazık ki gericiliğe kurban gitti. Bugün Takiyüddin’e ait el yazmalarının bir kısmı Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde bulunuyor. Takiyüddin’in diğer eserleri ise farklı kütüphanelerin raflarında yer alıyor.
Yeni bir gözlemevi ancak 300 yıl sonra kurulabilmiş olsa da bu kez de 31 Mart ayaklanmasına kurban gitti.
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7