Günümüzden bu yana milyonlarca insan UFO gördüğünü iddia etmiştir. Daha nadir rastlanan binlerce iniş ve temas iddiası ortaya konulduğu da belirtilmekte. Bu kişilerden çok azı adlarını duyurmuş, bazıları da bu olayların kayıtlara geçmesini sağlamıştır.
UFO gördüğünü iddia eden insanlar birer yanılsama içinde miydiler? Yoksa hepsi birer şarlatan olabilir mi? Bu muammaya kesin bir cevap bulabilmemiz mümkün değil. Yine de kendimizi araştırmaktan ve düşünmekten alıkoyamıyoruz. Kayıtlara geçmiş en ünlü UFO (unidentified fying object) vakalarına dönüp bir bakalım.
1. Kayıtlarda Bir İlk; Parlak Işıklar ve Anormal Hızda Bir Araç Gördüğünü İddia Eden Havacı Kenneth Arnold’un UFO İhbarı – Haziran, 1947
Kenneth Arnold, Washington Eyaleti’nden, Rainier Dağı yakınlarından doğuya uçuyordu. Gökyüzünde bir anda beliren parlaklık ile başını kuzeye çeviren Arnold, müthiş bir hızla ilerlemekte olan dokuz uçan cisim gördü. “Su üstünde kayan birer fincan tabağı görünümlü uçan cisimler” benzetmesini yapan Arnold, cisimlerin aynı zamanda bir at nalı şekline benzediğini de bildirmiştir. Basının ilgisini çeken bu olay “uçan daire” manşetiyle duyuruldu. Bu cisimlerin en hızlı jetlerden üç katı bir hızla, 2172km/s ile uçtukları hesaplanmıştır.
2. Meksika’daki Bir Çiftliğe Düşen UFO ve Komplo Teorileri, Roswell Kazası – Temmuz, 1947
Kenneth Arnold’un ihbarından bir ay sonra New Mexico eyaletinin Roswell kentindeki bir çiftliğe tıpkı Arnold’un tasvirindeki gibi uçan daireye benzer bir hava aracı düştü. Roswell Hava Üssü’ndekiler bu enkazın bir “uçan fincan tabağı” olduğunu doğruladı ancak ABD ordusu bu cismin bir çeşit hava gözlem balonuna ait olduğunu açıklayarak uçan fincan tabağı benzetmelerini örtbas etti. Ufologlar bir veya daha fazla insanüstü uzay aracının dünyaya zorunlu iniş yaptığını ve dünya dışı yolcuların ordu tarafından kurtarıldığını, Roswell kazasının da en önemli örneklerden biri olduğunu öne sürüyor. Ünlü Roswell olayı, en iyi arşivlenmiş ve en kapsamlı şekilde çürütülmüş UFO vakalarından bir tanesi olarak anılıyor. Düşen cismin sonrasındaki akıbeti hiçbir zaman gün yüzüne çıkarılamamıştır.
3. En Tartışmalı Kaçırılma Vakası, Barney ve Betty Hill Çifti ve Gerçekleri Ortaya Çıkaran Hipnoz Tekniği – Eylül, 1961
Amerikalı çift Barney ve Betty Hill, arabalarıyla yaptıkları yolculuk sırasında New Hampshire’da kırmızı ışıklar saçan bir cisimle karşılaştı. Cisme daha yakından bakmak isteyen Barney, arabasından indi ve dürbününü bu cisme doğrulttu. Üzerinde uzaylıların da bulunduğu bir çeşit insanüstü gemi gören Barney, gemiden çıkan sesi işittikten sonra kaçmaya çalıştı. Bu kaçış teşebbüsü ve sonraki iki saatlik zaman dilimini hatırlayamayan çift, olanlardan sonra paranormal olaylara maruz kaldılar. Evine dönen çift, bir süre şok etkisinden çıkamadı. Betty’nin elbisesinde yanıklar vardı ve Barney’nin takma dişleri kayıptı. Sürekli kâbus ve gri varlıklar gören çift en sonunda hipnoz tekniğine başvurdu. Bu hipnoz, seneler sonra bile tartışma konusu olabilecek bazı ilginç bulguları ortaya çıkardı.
Bulgular, Barney ve Betty çiftinin paranormal bir şeylere maruz kalmış olabileceğini resmen doğruluyordu!
Hipnoz etkisinde açığa çıkarılan iki olay çok önemliydi. Hipnoz etkisindeki Betty, bir uzaylının ona yıldız haritası gösterdiğini söyledi. Bu yıldız haritasının uzmanlar tarafından eskizi çıkarıldı. Asıl şok edici olaylar ise sonrasında gerçekleşti. Yıllar sonra keşfedilen Zeta Reticuli yıldız sistemi, bu eskizle tıpatıp aynıydı. Aynı zamanda, Betty’nin kıyafetindeki yanıklardan da korkutucu bir gerçek ortaya çıktı. Bu yanıklar tanımlanamayan biyolojik bir madde taşıyordu. Kurgu şüphelerini çürütebilecek gerçekçi bulguları taşıyan Barney ve Betty olayı, günümüzde araştırma konusu olmaya devam ediyor.
4. Tahran’da Parlak Işıklar Saçan Uçan Cisim Vakası ve Radarlarda Meydana Gelen Arıza, Bu Cisimler Nasıl Bir Teknolojiye Sahip? – Eylül, 1976
İran’ın başkenti Tahran’dan birbiri ardına gökyüzünde parlak nesne görülme ihbarları geliyordu. İhbarları dikkate alan ve cismi radarda görüntülemek isteyen yetkililerin ise görüntüleyebildiği bir şey yoktu. Çıplak gözle görülebilen cisim, Shahrokhi Hava Üssü’ndeki radardan görüntülenemiyordu. Bunun üzerine General Yousefi, F-4 savaş uçaklarına kalkış izni verdi. Ancak parlaklığının şiddeti nedeniyle 70 milden bile görülebilen bu nesne, bir çeşit elektromanyetik enterferans yayıyordu. F-4, cisme yaklaştığı gibi pilotla üssün arasındaki iletişim kesilmişti. Pilot, iletişimin kesilmesi üzerine üsse geri döndü.
İkinci havalandırılan F4 uçağı, UFO’nun izini sürmekte başarılı oldu
Üsse dönen F-4 savaş uçağının ardından başka bir F-4 tekrardan cisme doğru havalandı. Bu sefer pilot, renkli ışıklar saçan cisme git gide yaklaşıyordu. Cisim bir anda müthiş hızla uzaklaşmaya başladı. Neyse ki pilot, UFO’nun izini sürmeye devam edebildi. Ancak bu takip uzun sürmedi. Parlak ışık yayan ana cismin içinden, ana cismin üçte biri boyutunda bir cisim çıkıverdi. Hızla üzerine gelen bu ikinci cismi gören pilot, silah kontrol paneline doğrulsa da panel etkisiz haldeydi. Pilot, başka seçeneği kalmayınca rotayı ters yöne çevirdi. Aradaki fark açıldığında, ikinci cisim birinci cisimle tekrardan mükemmel bir şekilde iç içe geçmiş ve silah kontrol sistemi tekrardan çalışır hale gelmişti. Pilotların bu cisim ile ilgili eskizleri ve çeşitli yazılı betimlemeler ile yaşananlar çok iyi bir şekilde belgelenmiştir.
5. Rendlesham Ormanına İnen Parlak Metal Koni ve Kayıtlarda Yapılan Manipülasyon – Aralık, 1980
1980 yılında, Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerindeki askeri personeller, NATO’ya ait RAF üssünün dışındaki Rendlesham ormanına kırmızı renkte ışık saçan güneş benzeri oval bir nesnenin iniş yaptığını bildirdi. İlk başta insan yapımı bir hava aracının düştüğü varsayılmıştı. Ancak düşen cisme yaklaşan personellerin anlattıklarına göre bu metale benzer aşırı parlak yüzeye sahip bir koniydi ve koninin üzerinde hiyeroglifi andıran semboller vardı. Ertesi sabah ormanda inceleme yapan askerler ağaçların ve çalıların üzerinde yanık izleri buldular. Bu yanıkların, cisimin yaydığı enerjiden meydana geldiği varsayıldı. İki gece sonra, içlerinde Yarbay Charles Halt’ın da bulunduğu araştırmacılar tekrardan bölgeyi incelediler. Halt, inceleme sonrasında Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı’na kısa bir not yazdı. Çok daha sonraki günlerde tanıklar sorguya çekildi ve hiçbir şey görmediklerine dair yazılı belge imzalatıldı. Yazar Brenda Butler, olayla ilgili; “Hala açıklanacak bir sürü dosya var, ancak o kadar büyük bir örtbas oldu ki, kimse ne olduğunu asla anlamayacak.” Demiştir. Günümüzde turistik bir yer haline gelen Rendlesham ormanında, bahsi geçen UFO’nun bir heykeli bile bulunmaktadır.
Ve Son Olarak, Nasa’nın Duyurduğu Tanımlanamayan Uçan Küreler
Uçan metal küreler birçok yerde görülmüştü ancak NASA’nın Nisan ayında yaptığı açıklama, bu kürelerin bilinmezliği konusundaki şüpheleri ortadan kaldırdı. Metalik kürelerin ne olduğuna dair NASA ve Pentagon tarafından bir yanıt bulunamadı. Bahsi geçen uçan küreler, dünya üzerinde en çok rapor edilen UAP (Unidentified Anomalous Phenomena) vakalarından biri haline gelmiş bulunmakta. Yaklaşık dört metre çapında olan bu kürelerin çok ilginç manevralar yapabildiği de belirtildi. Birkaç farklı hızla uçmuş olduğu gözlemlenen kürelerin bazıları hareket etmezken bazıları uçuş halindeydi. 10.000 ile 30.000 fit arasındaki bu gümüş, beyaz ve yarı saydam görüntüdeki küreler çoğu ticari uçakla aynı yükseklikte bulunuyor. Cismi yakalayamadıklarını ve dolayısıyla da inceleyemediklerini aktaran Kirkpatrick, ilerleyen zamanlarda mantıklı bir açıklamanın bulunabileceğini söylüyor. Dolayısıyla, uçan kürelerin uzaydaki hayatı temsil edebilme ihtimali biraz kanıtlanabilirlikten ötede kalıyor. İlerleyen zamanda bu küreler ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olabileceğimizi umuyoruz.
Görülen cisimler uzaylılara ait olmasa bile bir şeylerin bilimsel veya psikolojik açıdan kanıtlanabilirliğinin bulunuyor olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. Yine de zaman kavramı çok daha farklı olan uzayın potansiyellerini hafife almamalı ve bizden üstün olan kainata karşı merakımızı kaybetmemeliyiz. Siz de bu konudaki fikirlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.
