Telefonla Daha Kaliteli Fotoğraflar Çekmek İçin 7 Basit Ama Etkili İpucu (Bunları Alışkanlık Edinin)

Telefonla Daha Kaliteli Fotoğraflar Çekmek İçin 7 Basit Ama Etkili İpucu

Hemen hemen herkes telefonlarını fotoğraf çekmek için kullanıyor ama bu fotoğrafları daha iyi çekmenin ipuçlarını bilmiyor. Biz de bu içeriğimizde çektiğiniz fotoğrafları iyileştirecek ipuçlarını sizler için bir araya getirdik.

Artık hepimizin cebinde harika kameralar var, değil mi? İster en son model iPhone olsun, ister güçlü bir Android telefon, o anı ölümsüzleştirmek için hepimiz fotoğraf çekiyoruz ama bazen çektiğimiz fotoğraflar tam da istediğimiz gibi görünmüyor.

Neyse ki iyi fotoğraf çekmek için pahalı ekipmanlara veya karmaşık programlara ihtiyacınız yok. Sadece birkaç basit ayar ve bakış açısı değişikliği ile telefonunuzla harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Biz de bu içeriğimizde telefonla daha kaliteli fotoğraflar çekmek için hem Android hem de iOS’ta hemen deneyebileceğiniz o altın değerindeki ipuçlarını bir araya getirdik.

1. Altın kural: Önce lensi silin

Kulağa çok basit geliyor biliyoruz ama inanın, kötü fotoğrafların %50’sinin sorumlusu bu. Telefonunuz sürekli cebinizde, çantanızda veya elinizde. Kamera lensi parmak izi, toz ve yağ içinde kalıyor. Kirli bir lens, fotoğraflarınızın bulanık, soluk ve özellikle gece çekimlerinde ışıkların “hayalet” gibi dağılmasına neden olur.

Fotoğraf çekmeden önce lensinizi tişörtünüzün temiz bir köşesiyle veya (daha da iyisi) bir mikrofiber bezle silmeyi alışkanlık hâline getirin. Farkı anında göreceksiniz.

2. Işığınızı bulun (Flaşı unutun)

Mobil fotoğrafçılığın anahtarı ışıktır. Telefon kameralarının sensörleri küçük olduğu için iyi ışığa bayılırlar. Mümkün olan her an doğal ışığı kullanın. İç mekânda çekim yapıyorsanız, pencere kenarına yaklaşın.

Telefonun kendi flaşı, objelerin yüzünü “patlatır”, arka planı karartır ve her şeyi yapay gösterir. Flaş, son çareniz bile olmasın. Gerçekten karanlıksa, ortamın “karanlık” havasını yansıtmak genellikle daha iyi bir sonuç verir.

Ayrıca dışarıda çekim yapıyorsanız, Güneş’in doğuşundan hemen sonraki veya batışından hemen önceki o “altın saatleri” (golden hour) yakalamaya çalışın. Işık yumuşacık olur ve renkler harika görünür.

3. Ekrana dokunun: Netlik (Focus) ve pozlama ayarı

Telefonunuzun kamerası genellikle “otomatik” olarak nereye odaklanacağına karar verir ama bu her zaman doğru yeri seçtiği anlamına gelmez.

Fotoğrafta ana konunuz neyse (bir yüz, bir çiçek, bir fincan kahve), çekmeden önce ekran üzerinde oraya dokunun. Kameranız o noktayı netleyecek ve geri kalanı ona göre ayarlayacaktır.

Netlemek için dokunup basılı tuttuğunuzda, küçük bir güneş simgesi (iOS) veya bir kaydırma çubuğu (Android/iOS) belirir. Parmağınızı bu çubuk üzerinde aşağı (daha karanlık) veya yukarı (daha aydınlık) kaydırarak fotoğrafın parlaklığını manuel olarak ayarlayabilirsiniz.

4. “Grid” (Izgara) kullanın: Üçler kuralı

Daha dengeli ve profesyonel görünen fotoğraflar çekmenin en kolay yolu budur.

Telefonlarda “Grid” (Izgara) nasıl açılır?

  • iPhone: Ayarlar > Kamera > Izgara kısmından açın.
  • Android: Kamera uygulamasının kendi Ayarlar menüsüne girin ve “Izgara çizgileri” seçeneğini açın.

Ekranda beliren 9 karelik (3×3) çizgileri bir rehber olarak kullanın. Buna “Üçler Kuralı” (Rule of Thirds) denir. Ana konunuzu (mesela bir kişi veya bir ağaç) tam ortaya yerleştirmek yerine, bu çizgilerin kesişim noktalarından birine yerleştirmeyi deneyin. Ufuk çizgisini de ya alttaki ya da üstteki çizgiye denk getirirseniz, fotoğrafınız çok daha dengeli duracaktır.

5. Dijital Zoom’a veda edin: Yaklaşın

Telefonunuzdaki “zoom” (yakınlaştırma) tuşuna basmak çok cazip gelse de dijital zoom’dan daima kaçının.

Dijital zoom yaptığınızda telefonunuz optik bir lensi hareket ettirmiyor, sadece fotoğrafı dijital olarak kırpıp büyütüyor. Bu da kaliteyi anında düşürüyor ve fotoğraf “pikselli” ve bulanık görünüyor.

Zoom yapmak yerine adımlarınızı kullanın. Konunuza fiziksel olarak yaklaşın. Eğer telefonunuzda 2x, 3x gibi ayrı “optik zoom” lensleri varsa, onları güvenle kullanabilirsiniz ama parmağınızla kaydırarak yaptığınız o “dijital” zoom’dan uzak durun.

6. Bakış açınızı değiştirin (Yerden ve tepeden)

Hepimiz dünyayı yaklaşık 1.5 – 2 metre yükseklikten (ayakta durduğumuz seviyeden) görüyoruz ve fotoğraflarımızı da genelde o yükseklikten çekiyoruz. Bu da fotoğrafları sıkıcı ve klişe hâle getiriyor.

Özellikle çocukların, evcil hayvanların veya küçük objelerin fotoğrafını çekerken yere çömelin, hatta yatın. Onların seviyesine inmek, fotoğrafa bambaşka bir derinlik ve etki katar.

Tabii aynı zamanda yemek fotoğrafları veya masadaki bir düzenlemeyi çekerken tam tepeden (kuşbakışı) çekim yapmayı deneyin. Çok daha estetik durduğunu göreceksiniz.

7. Düzenlemeden korkmayın (Ama abartmayın)

Çektiğiniz fotoğraf, işin sadece yarısıdır. Küçük bir düzenleme, sıradan bir fotoğrafı harika bir hâle getirebilir.

Üstelik bunun için karmaşık programlara ihtiyacınız yok. Hem iOS hem de Android telefonların kendi fotoğraf düzenleme uygulamaları yeterli düzenleme yapmanıza yetecek kadar araca sahip.

Örneğin ufuk çizgisi mi yamuk? Hemen düzeltin. Kadrajda gereksiz bir şey mi var? Kırpın gitsin. Fotoğraf biraz karanlık mı kaldı? “Parlaklık” veya “Pozlama” ayarını hafifçe artırın. Renkleri biraz daha canlı hâle getirmek için ise “Kontrast” ve “Doygunluk” (Saturation) ayarlarıyla oynayın.

Peki sizin buna benzer ipuçlarınız var mı? Önerilerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık