Oyun Oynarken Neden Zaman Daha Çabuk Geçiyor Gibi Hissediyoruz? (Yaşamayan Yoktur)

Oyun Oynarken Neden Zaman Daha Çabuk Geçiyor Gibi Hissediyoruz

Beklemekten en nefret ettiğimiz şeylerin aksine oyun oynarken zamanın su gibi aktığına hepimiz şahit olmuşuzdur. Peki bunun nedeni tam olarak ne?

Hepimizin başına en az bir kez gelmiştir… Akşam saatlerinde “sadece bir bölüm geçip çıkacağım” veya “arkadaşlarla tek bir maç atacağız” diye oturduğumuz bilgisayarın başından, gözlerimizi ovuşturarak kalktığımızda saatin gece yarısını çoktan geçtiğini hayretle fark ederiz. Peki normal hayatta bir otobüs beklerken veya sıkıcı bir toplantıdayken geçmek bilmeyen o dakikalar, iş oyun dünyasına gelince nasıl bu kadar anlamsızlaşıp hızlanıyor?

Bu durum aslında sadece “eğlenirken zaman hızlı geçer” klişesiyle açıklanamayacak kadar derin, beynimizin çalışma prensipleri, odaklanma kapasitemiz ve mutluluk hormonlarımızla doğrudan bağlantılı oldukça ilginç bir psikolojik süreç.

Her şey zaman algısında yatıyor

Bu durumu açıklayan en güçlü kavramlardan biri psikolojide “akış” olarak bilinen teoridir. Bir oyuna kendinizi tamamen kaptırdığınızda, gerçek dünyadan kopar ve tamamen o anın içine girersiniz. Oyunlar, zorluk seviyesi ile sizin yetenekleriniz arasında mükemmel bir denge kurduğunda bu akış hâline girmeniz çok daha kolay olur. Ne çok sıkılırsınız ne de aşırı zorlanıp pes edersiniz. Tam o ince çizgide ilerlerken beyniniz sadece ekrandaki göreve odaklanır.

Bu yoğun konsantrasyon hâli, beynin zamanı takip eden mekanizmasını âdeta devre dışı bırakır. Siz ejderhalarla savaşırken veya son virajı dönmeye çalışırken, beyniniz arka planda saatin kaç olduğunu hesaplamayı bırakır çünkü tüm enerjisini o anki aksiyona vermiştir.

Dopamin şöleni

Zamanın bu kadar hızlı akmasının bir diğer önemli sebebi de beynimizin kimyasal yapısıyla, özellikle de dopamin hormonuyla ilgilidir. Oyunlar, sürekli olarak bize küçük ödüller sunmak üzerine tasarlanmıştır. Bir seviye atladığınızda, zorlu bir “boss”u yendiğinizde veya nadir bir eşya bulduğunuzda beyniniz ödül mekanizmasını çalıştırır ve dopamin salgılar. Bu hormon bize haz ve mutluluk verir. Beynimiz bu hazzı o kadar sever ki, daha fazlasını ister ve bu döngü devam ettikçe zaman kavramı tamamen bulanıklaşır.

Keyif aldığımız, sürekli ödüllendirildiğimiz ve başarma hissini tattığımız bir ortamda, beynimiz sıkıcı anlardaki gibi zamanı sayma gereği duymaz. Yani aslında oyun oynarken hissettiğiniz o hız, beyninizin mutluluktan sarhoş olup saati unutmasından başka bir şey değildir.

Yeni bir gerçeklik

Oyunların görsel ve işitsel dünyası da zaman algımızı manipüle eden en büyük etkenlerden biridir. Günümüz oyunları o kadar detaylı grafiklere, sürükleyici hikâyelere ve gerçekçi ses efektlerine sahip ki, bu durum beynimizde “bilişsel yük” dediğimiz bir yoğunluk yaratır. Beynimiz ekrandaki verileri işlemekle, strateji kurmakla ve el-göz koordinasyonunu sağlamakla o kadar meşguldür ki kendi iç saatini kontrol etmeye fırsat bulamaz.

Normalde beynimiz belirli aralıklarla “Ne kadar zaman geçti?” kontrolünü yaparken, oyun sırasındaki bu yoğun veri akışı, bu kontrol mekanizmasının çalışmasını engeller. Bir nevi, oyunun yarattığı sanal gerçeklik o kadar baskın gelir ki, fiziksel dünyadaki zamanın akışı zihnimizde ikinci plana atılır ve biz sadece oyunun kendi zaman dilimini yaşamaya başlarız.

Peki siz hiç “5 dakika bakıp çıkacağım” deyip 3 saat harcadığınız bir oyun deneyimi yaşadınız mı? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık